
Türk Savunma Savunma Sanayisi İçin Fırsat Penceresi Mi Açılıyor?
ABD’nin Ukrayna Planları ve Avrupa’nın Savunma Harcamaları: Türkiye İçin Bir [...]
ABD’nin Ukrayna Planları ve Avrupa’nın Savunma Harcamaları: Türkiye İçin Bir Fırsat mı?
Donald Trump’ın Avrupa liderlerine Ukrayna konusunda daha fazla sorumluluk almaları yönündeki
baskısı, Avrupa’nın savunma harcamalarında büyük bir artışa yol açabilir. Bloomberg Economics’e göre,
Avrupa’nın Ukrayna’yı koruması ve kendi ordularını güçlendirmesi, önümüzdeki 10 yılda 3,1 trilyon
dolarlık ek bir maliyet doğurabilir.
Ukrayna konusunda Avrupa’nın sürecin dışında bırakılması ve Fransa başta olmak üzere birçok AB
ülkesinin kendi savunma stratejilerini kurmaları gerektiği yönündeki baskısı, Avrupa’nın savunma
stratejilerinde kökten değişim oluşturabilir. Bugüne kadar hep ABD ve NATO merkezli bir savunma
politikası tercih ederek ve savunmaya çok düşük bütçeler ayırarak konforlu bir alan elde eden Avrupa,
geçmiş dönemde yapmadığı harcamaları telafi etmek zorunda kalacak gibi görünüyor.
Avrupa’nın Savunma Harcamalarındaki Artış ve Türkiye’nin Rolü
ABD’nin NATO ve Ukrayna konusunda Avrupa’ya yükleyeceği maliyetin yanı sıra, Avrupa ülkeleri
arasında savunma sanayii tedarik süreçlerinde belirsizlikler devam ediyor. AB ülkeleri, silah ve savunma
sistemleri alımında yerel üreticilere mi öncelik verecekleri yoksa İngiltere ve ABD gibi dış kaynaklardan
mı tedarik yapacakları konusunda net bir strateji belirleyememiş durumda. Analistler Avrupa’nın yalnızca
ABD ve Avrupa menşeli ürünlere değil, dışarıdan savunma ürünlerine de hem ihtiyaç duyacağını hem de
ABD dışı ürünleri tercih edeceğini tahmin ediyor.
Bu noktada Türkiye için bir fırsat penceresinin aralanacağını düşünüyoruz. Türkiye, son yıllarda savunma
sanayisinde büyük atılımlar yaptı ve yerli üretim kapasitesini artırarak bağımsızlığını güçlendirdi.
Yurtiçinde TSK için üretilen onlarca ürünün yanı sıra, savunma sanayi ihracatı 2024’te 6,73 milyar $’ı
aştı. Bu ihracatı yapan ve yurtiçi talebin büyük bölümünü karşılayan Baykar, ASELSAN, ROKETSAN
ve TUSAŞ gibi firmalar Avrupa’nın ihtiyaçlarını karşılamak için önemli bir tedarikçi olabilir. Özellikle
SİHA’lar, elektronik harp sistemleri ve akıllı mühimmatlar, Türkiye’nin rekabet gücünü artıran unsurlar
arasında yer alıyor.
Elektrik-Elektronik ve Yazılım Alanında Yeni Fırsatlar
Savunma sanayiinde güçlü olan Türkiye, ürettiği savunma sanayi araçlarının yazılım ve elektrik
elektronik parçalarını büyük oranda üretebiliyor. Ancak savunma sanayi yazılımı ve elektronik
aksamlarının ihracı noktasında henüz potansiyelini tam anlamıyla kullanamıyor. 2024 yılında savunma
sanayisi için kullanılan elektronik aksam ihracatı yalnızca 681,9 milyon$ oldu. Avrupa’nın artan savunma
bütçesi, nihai ürün geliştirmede başarılı olan Türkiye için bu ara malları üretmede yeni pazar kapıları
açabilir.
Savunma elektroniği, radar sistemleri, haberleşme altyapısı ve siber güvenlik gibi konular, Avrupa
ülkelerinin yatırımlarını artırdığı alanlar arasında bulunuyor. Özellikle NATO ve AB ülkeleri, yüksek
teknolojiye sahip radar sistemleri, güvenli haberleşme çözümleri ve gelişmiş siber güvenlik sistemlerine
yatırım yapmayı hedefliyor. Türkiye’nin ASELSAN ve HAVELSAN gibi firmaları, bu alanlarda güçlü
çözümler sunarak Avrupa pazarına girebilir. Mevcut ihracat hacmini artırarak Avrupa’nın savunma
harcamalarındaki artıştan doğrudan faydalanabilir.
Türkiye İçin Stratejik Öneriler
Savunma Elektroniği ve Yazılım Yatırımları Artırılmalı: Avrupa’nın artan savunma bütçesi,
Türkiye’nin özellikle elektronik ve yazılım alanında ihracatını artırması için bir fırsat sunuyor.
ASELSAN, HAVELSAN gibi firmalar, radar ve haberleşme sistemlerinde Avrupa ülkelerine
yönelik çözümler geliştirmelidir. Bu iki lokomotif kurum öncülüğünde kümelenmeler
oluşturularak özel sektör girişim ve yatırımları teşvik edilmelidir.
- Avrupa Savunma Pazarına Yönelik Stratejik Ortaklıklar Kurulmalı: Avrupa’daki savunma
sanayi firmaları ile iş birlikleri geliştirerek, ortak üretim ve teknoloji transferi projeleri hayata
geçirilebilir. - Ar-Ge ve Yüksek Teknolojiye Yatırım Yapılmalı: Türkiye’nin savunma sanayisinde yüksek
katma değerli ürünlerle öne çıkması için Ar-Ge yatırımları artırılmalıdır. Özellikle otonom
sistemler, yapay zeka tabanlı savunma çözümleri ve siber güvenlik yazılımlarına yönelik projeler
önceliklendirilmelidir. - Avrupa’daki Savunma İhalelerine Katılım Artırılmalı: AB ülkelerinin savunma
harcamalarındaki artış, yeni ihale süreçlerini beraberinde getirecektir. Türkiye’nin savunma
şirketleri, bu ihalelere katılım sağlayarak pazar payını artırabilir. - Dış Ticaret Stratejisi Geliştirilmeli: Savunma sanayi ihracatında devlet destekleri artırılmalı,
AB ülkeleri ile olan ticari ilişkiler daha güçlü bir şekilde desteklenmelidir.
Reel Sektör Neler Yapabilir?
Reel sektör şirketleri, Avrupa’nın artan savunma harcamalarından doğan fırsatları değerlendirmek için
savunma sanayii tedarik zincirine dahil olarak makine, metal işleme, kompozit malzemeler ve özel
alaşımlar gibi alanlarda üretim yapabilir.
Elektronik ve yazılım sektörüne yatırım yaparak radar, haberleşme sistemleri, siber güvenlik ve yapay
zeka tabanlı çözümler geliştiren firmalar, Avrupa pazarında rekabet avantajı yakalayabilir. Bunun yanı
sıra, AB ve NATO standartlarına uygun üretim yaparak sertifikasyon süreçlerini hızlandırmak ve
Avrupa’daki büyük savunma şirketleriyle stratejik ortaklıklar kurmak, ihracat imkanlarını genişletebilir.
Türkiye’nin savunma sanayii ihracatını artırmak adına devlet desteklerinden yararlanmak, Ar-Ge
yatırımlarını teşvik etmek ve ticaret diplomasisini etkin kullanmak da firmaların uluslararası pazarlarda
güçlenmesini sağlayacaktır.
Sonuç
Türkiye’nin Avrupa savunma sanayi fırsatından yararlanması için bir devlet politikasına ihtiyacı
bulunuyor. Elbette bu tamamen siyasi bir konu. Ancak bu fırsat penceresinden reel sektör şirketleri
avantaj yakalayabilir. Önümüzdeki fırsat penceresinden yararlanmak isteyen şirketler kapsamlı bir yol
haritası oluşturmalı ve stratejilerini karşılarına çıkması oldukça muhtemel Avrupa fırsatına göre
yapmalıdır.




