
Haftanın Ekonomi Politiği: TCMB Ne Yapacak?
3 Mart’ta yayınlanan bültenle birlikte TÜİK, Şubat ayı enflasyon verilerini [...]
3 Mart’ta yayınlanan bültenle birlikte TÜİK, Şubat ayı enflasyon verilerini açıkladı. Ocak ayında oldukça
yüksek seyreden enflasyonun ardından, Şubat verileri büyük önem taşıyor. Zira bu veriler, 6 Mart’ta
gerçekleştirilecek TCMB toplantısında alınacak kararlar için kritik bir temel oluşturacak.
Küresel Görünüm
Küresel ekonomide, ABD, Japonya ve İngiltere’de yükselen enflasyon ve enflasyon beklentileri, merkez
bankalarının faiz politikalarını derinden etkiliyor. Japonya’da enflasyonun %4’e yükselmesiyle birlikte
faiz artışı beklentileri güçleniyor. İngiltere ve ABD’de ise yıllık enflasyonun %3’e ulaşması, FED ve
BOE’nin faiz politikalarında değişiklik beklentilerini artırıyor.
Peki bu durum neden önemli? Küresel piyasalarda faizlerin yükselme eğilimi devam ederken, TCMB’nin
faiz indirimi yapabilmesinin ön koşulu, enflasyonun gerilemesi. Eğer politika faizi enflasyonun önemli
ölçüde üzerinde kalırsa, bu gereksiz maliyeti ortadan kaldırmak adına faiz indirimi gündeme gelebilir.
Enflasyon Beklentileri
Ocak ayında beklentilerin üzerinde seyreden enflasyon, Şubat ayı için de belirsizlik yarattı. Uzun süredir
ekonomistlerin enflasyon tahminleri bu kadar geniş bir aralığa sahip değildi. Şubat enflasyon tahminleri
%3,5 ile %5 arasında değişirken, sağlık hizmetlerine getirilen zamların geri alınması, enflasyonun 1 puan
daha düşük çıkması beklentisini güçlendirdi.
Öncü veri niteliğindeki İTO enflasyonu, aylık bazda %3,19 olarak açıklandı. TEPAV’ın gıda enflasyonu
verisi ise %3,7 olarak kaydedildi. Bu veriler ışığında, Şubat enflasyonunun İTO verilerine yakın bir
seviyede açıklanması muhtemel görünüyor.
Şirketler ve Bireylerin Durumu
Küresel ekonomik görünüm ve enflasyon verilerinin yanı sıra, hane halkı ve reel sektörün yüksek faiz
maliyetlerine ne kadar direnç gösterebileceği büyük bir soru işareti. Reel sektör açısından, yüksek kredi
maliyetleri özellikle kaldıraç oranı yüksek şirketler için ciddi bir sorun teşkil ediyor. Bu faiz oranlarından
borçlanmak isteyen şirketler, yeterli fon bulmakta zorlanıyor. Reel sektörde ödenmeyen çek tutarı %2,3’e
yükselirken, hem reel sektör hem de bireylerin dahil olduğu takipteki kredi oranı %2’ye ulaştı. Henüz
iflaslar yaşanmasa da, şirketlerin zorlandığı açıkça görülüyor.
Şirketlerin ve hane halkının maruz kaldığı yüksek maliyetlerin siyasi faturası da giderek artıyor. Bu
nedenle hükümet, bir an önce faizlerin düşürülmesi gerektiğini düşünüyor.
TCMB Ne Yapacak?
Bir yanda enflasyonu düşürmek amacıyla sıkı para politikası izlemek isteyen TCMB, diğer yanda siyasi
baskılar nedeniyle faiz indirimine zorlanan bir yapıyla karşı karşıya. Hatta bu baskılar, sağlık hizmetlerine
getirilen zamların geri alınması gibi adımlarla kendini gösteriyor. Üçüncü bir faktör olarak, yüksek
maliyetlere maruz kalan hane halkı ve sanayi kesimini de denkleme eklemek gerekiyor. Son olarak, kısa
vadede lehimize işlemeyen küresel ekonomik konjonktür de dikkate alınmalı.
Bu koşullar altında, TCMB’nin alacağı kararın herkesi memnun etmesi oldukça zor görünüyor. Ancak,
TCMB’nin hem faiz indirimi yapacağını hem de “ben buradayım” mesajı vermek isteyeceğini
düşünüyoruz. Bu nedenle, 150-200 baz puan aralığında bir faiz indirimi bekliyoruz.




