Haftanın Ekonomi Politiği: Para Politikasında 3 Tehlike

Para politikası 2023 mayıs seçimlerinden bu yana 1 ana 1 [...]

Yazar:

finerafinance

Kategori:

Yayınlanma Tarihi:

Ağustos 21, 2025

Para politikası 2023 mayıs seçimlerinden bu yana 1 ana 1 ara hedef üzerinden ilerliyor. Ana hedef enflasyonu düşürmek iken bu hedefe ulaşmak için tali hedef kur yükselişini sınırlı tutmak. Çünkü kurun hızlı yükselmesi enflasyonu tetiklerken fiyatlama davranışlarını da bozuyor ve etkisi katlanıyor.

Haziran ayı enflasyon verisi ile piyasalarda ve ekonomi camiasında bir bahar havası oluştu. Faiz indirimlerinin çok hızlı biçimde ilerleyeceği ileri sürüldü. Öyle ki İş Bankası ve Ziraat Bankası genel müdürleri 350 baz puan indirim beklediklerin dile getirdi.

Ancak biz mayıs ayı sonrası söylediğimiz üzere sevinmenin erken olduğunu ve temkinin elden bırakılmaması gerektiğini söylüyoruz. Bunun anlamı faiz yüksek kalsın demek değil elbet. Ancak enflasyon geriliyor diyerek kazanımlardan vazgeçmemek hızlı bir indirime gitmemek gerekiyor.

TCMB’nin de bu yönde adım atacağını düşünüyoruz. Bu görüşümüzün 3 temel nedeni var.

Enflasyonu Düşüren Nedenler (şimdilik) Geçici Olabilir

Enflasyonun iki aydır düşmesine neden olan değişkenin gıda fiyatı olduğunu görüyoruz. TÜİK gıda sepetinde fiyatların gerileyerek, enflasyonu artırmak bir yana düşürdüğünü gözlemliyoruz. Bu ay giyim ana harcama grubu da buna katıldı. Fakat konut, ulaşım gibi alanlarda katılık sürüyor. Gıda fiyatları enflasyon grubu içinde fiyatı en hızı değişebilecek kalem. Bir doğa olayı ya da ani bir durum gıda fiyatlarını yükselterek enflasyonu çok hızlı şekilde 2 puanın üzerine taşıyabilir. Nitekim çekirdek enflasyonun 1,9, mevsimsel etkilerden arındırılmış enflasyonun 2,04 olması bu düşüncemizi pekiştiriyor.

Turizm Gelirleri Geçen Yılki Katkıyı Vermeyebilir

Para politikasının ara hedeflerinden birisi kurdaki yükselişi sınırlandırarak enflasyonu kırmak. Kuru sınırlandırmanın 2 yolu var. Bunlardan ilki ülkeye döviz girişini sağlamak ikincisi de yurtiçi yerleşiklerin döviz talebini kırmak.

2 haftadır yürüttüğümüz çalışmada Antalya bölgesinde turizm gelirlerinin beklentilerin çok altında kaldığını bulguladığımızı söyleyebiliriz. Konaklama tesislerinde de kapasite kaybı olsa da asıl kayıp restoran, kafe, bar, plaj gibi hizmet sağlayıcılarında. Turizm bölgelerinde (geçtiğimiz yıla göre) çok yüksek oranda indirimler sunulmasına rağmen talep düşük seyrediyor.

Bu yılın ilk 5 ayında sınırdan giriş yapan yabancı sayısı geçen yıla göre %1 azaldı. Aşağıdaki tabloda da görüldüğü üzere Antalya, Alanya ve Bodrum havalimanlarında dış hat yolcu sayısında gerileme söz konusu.

Tablo 1. Turizm Bölgeleri Yolcu Sayısı Değişimi

Havalimanları   2025/2024 (%)
İç Hat Dış Hat Toplam
 İzmir Adnan Menderes 2 8 4
 Antalya 0.1 -0.6 -0.4
 Gazipaşa Alanya -9 -8 -8
 Muğla Dalaman 1 4 3
 Muğla Milas-Bodrum -2 -0.3 -1

Henüz turizm ya da konaklama istatistikleri yayınlanmadığı için elimizde net bir veri yok. En son yayınlanan turizm verisi nisan ayına ait. Burada da doluluk oranının geçen yıla göre artış kaydettiği belirtiliyor.

Aşağıda verilen sınır istatistiklerinde de Türkiye’ye giriş yapan yabancı sayısının nisan ayında geçen yıla göre %8 arttığı görülüyor. Ancak mayıs ayında %2’lik kayıp var.

AYLAR % Değişim
OCAK 6.06
ŞUBAT -5.34
MART -13.14
NİSAN 8.01
MAYIS -1.81

Bu verilerle sahadaki bilgileri birleştirdiğimizde Turizm gelirlerinin geçen yıl kadar yüksek olmama ihtimali ortaya çıkıyor.

Peki bu ne demek?

Aşağıdaki grafikte gösterildiği üzere Türkiye kronik cari açık ülkesi. Ancak 3. çeyreklerde elde edilen turizm gelirleri sayesinde mal ticaretinden oluşan açık kapatılarak aylık fazla veriliyor. Geçen yıl haziran ayından sonra verilen mal ve hizmet fazlası TCMB’nin elini rahatlatmıştı. Bu yıl turizm gelirlerinden beklenen gelir elde edilememesi durumunda oluşacak açık/sınırlı fazla döviz rezervlerini ve kur politikasını olumsuz etkileyebilir.

CHP Kurultayı, İmamoğlu ve CHP Belediyeleri Davaları

Üst üste birçok CHP’li belediye başkanı hakkında başlatılan soruşturma ve tutuklamalar, İmamoğlu davası ve eylül ayına ertelenen CHP kurultayı davası büyük risk kaynağı olarak önümüzde duruyor. Bu davaların en önemli risk nedeni yurtiçi yerleşiklerin risk algısını yükselterek dövize yönelmesi olur. Yabancıların portföy yatırımı zaten son derece sınırlı olduğu için olası çıkış durumunda TCMB bu talebe belki karşılık verebilir. Ancak yurtiçi yerleşiklerin döviz talebi artması halinde rezervlerin bu baskıyı kaldırması oldukça zor. Diğer taraftan da TCMB’nin rezerv güçlendirebildiği en önemli kaynakta kurumuş olur.

Sonuç

Finansal piyasaların yeni bir hikâyeye olan açlığını biliyoruz. En küçük bir olumlu haber dizisine büyük tepki vermesini de. Ancak enflasyon ve döviz kurunda durum (henüz) piyasanın algıladığı kadar pozitif değil. Bu nedenle TCMB’nin çok hızlı bir faiz indirim döngüsü yerine temkinli bir döngü başlatmasını daha yüksek olasılık görüyoruz.

İçerik Tablosu

Bu İçeriği Paylaşın!

Mail Listesine Kaydol!

Haftanın Panoraması ve Finera Gündem Ücretsiz Olarak Mail Kutunda!